Kişisel Verilerin Korunması Hukuku, kişilere ait kişisel verilerin güvenli bir şekilde kanunda belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde işlenmesini amaçlayan bir hukuk dalıdır. Bu alandaki temel hedef, verileri değil, kişileri korumaktır. Günümüzde bilişim, bilgi, iletişim, bilgisayar, veri işleme ve gözetim teknolojileri hızla gelişmektedir. Bu dijitalleşme, kişisel verilerin toplanmasını artırmış ve mahremiyet alanlarını zorlamıştır. Bu nedenle kişisel verilerin korunması hukuku, önemli bir konu haline gelmiştir.
Kişisel verilerin korunması hukuku, kendine has bir terminolojiye sahip ve diğer disiplinlerle yakın ilişkiler içinde olan yeni bir alandır. Bu hukuk dalı, ekonomik, cismani, maddi, gayrimaddi veya manevi her türlü kişisel değeri kapsar. Bireylerin mahremiyet alanlarını korumak ve veri ihlallerini önlemek amacıyla bu alanda düzenlemeler yapılmıştır.
Kişisel verilerin korunması hakkı, Avrupa ülkelerinde uzun yıllardır çalışılmış ve Türkiye’de 2010 yılında Anayasa ile koruma altına alınmıştır. 2016 yılında yürürlüğe giren 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK), kişisel verilerin işlenmesinde usul ve esasları düzenlemektedir. Bu kanun, kişisel verilerin izinsiz kaydedilmesini, paylaşılmasını veya kullanılmasını engellemeyi amaçlamaktadır.
Kişisel verilerin korunması hukuku, hem ekonomik hem de cismani (maddi) ve manevi kişisel değerlerle ilgili geniş bir kavramı içerir. Bu nedenle keskin ayrımlardan ziyade bütüncül bir yaklaşım benimsenmelidir. Kişisel verilerin korunması, insan hak ve özgürlüklerinin hayata geçirilmesi için temel bir gerekliliktir. Bu alanda çalışan uzmanlar, veri koruma hukukunu uygulayarak bireylerin haklarını korumak için önemli bir rol oynamaktadır