Toplum Vicdanını Yaralayan Suçlar ve Hukukun Cevabı
Toplumun en savunmasız bireyleri olan çocuklara yönelik cinsel suçlar, sadece mağdurun değil, tüm toplumun vicdanında derin yaralar açan fiillerdir. Bu suçlarla mücadelede hukuk sisteminin rolü, hem caydırıcı cezalar öngörmek hem de yargılama sürecinde çocuğun üstün yararını korumaktır. Medyaya yansıyan her vaka, bu suçların ne kadar vahim boyutlara ulaşabildiğini ve hukuki sürecin ne denli hassas yürütülmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatmaktadır. Bu yazıda, çocuklara yönelik cinsel suçların TCK’daki hukuki tanımını, unsurlarını, yargılama sürecindeki özel usulleri ve ispat zorluklarını ele alacağız.
TCK Kapsamında Temel Suç Tipleri ve Unsurları
Kanun, çocuğa yönelik cinsel eylemleri, eylemin niteliğine ve çocuğun yaşına göre farklı kategorilerde değerlendirir:
-
Çocuğun Cinsel İstismarı (TCK 103): Bu suç, en ağır yaptırımları içeren temel suç tipidir. Kanun, suçu iki ana başlık altında inceler:
- Sarkıntılık Düzeyinde Kalan İstismar (TCK 103/1): Çocuğa karşı gerçekleştirilen ani, kesik ve devamlılık arz etmeyen cinsel amaçlı bedensel teması ifade eder. Örneğin, çocuğun cinsel organlarına dokunmak, öpmek gibi. Bu suçun cezası sekiz yıldan on beş yıla kadar hapistir.
- Vücuda Organ veya Sair Bir Cisim Sokulması Suretiyle İstismar (TCK 103/2): Bu, suçun nitelikli halidir ve cinsel saldırının en ağır şeklini oluşturur. Bu durumda ceza on altı yıldan az olmamak üzere hapis cezasıdır.
Yaş Unsuru: TCK 103’e göre, 15 yaşını tamamlamamış her çocuk, kendisine yönelik her türlü cinsel davranışın hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğine sahip kabul edilmez. Bu nedenle, çocuğun rızası hukuken geçersizdir ve fiil her durumda istismar suçunu oluşturur. 15-18 yaş aralığındaki çocuklara yönelik cinsel davranışlar ise, eğer cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedenle işlenmişse istismar suçunu oluşturur.
-
Reşit Olmayanla Cinsel İlişki (TCK 104): Bu suç, 15-18 yaş aralığındaki bir çocukla, onun rızasıyla cinsel ilişkiye girmeyi cezalandırır. Burada korunan hukuki değer, 18 yaşını tamamlamamış çocuğun cinsel özgürlüğü ve gelişimidir. Kanun, bu yaş grubundaki bir çocuğun cinsel ilişkiye yönelik rızasının tam bir olgunlukla verilemeyeceğini kabul eder. Ancak bu suçun soruşturulması ve kovuşturulması mağdurun şikayetine bağlıdır.
-
Cinsel Taciz (TCK 105): Çocuğa yönelik bedensel temas içermeyen, cinsel amaçlı rahatsız edici davranışlardır. Örneğin, cinsel içerikli sözler söylemek, mesaj atmak, cinsel organını göstermek gibi. Eğer bu fiil çocuğa karşı işlenirse, TCK 105/2 uyarınca ceza artırılır.
Yargılama Sürecindeki Özel Usuller ve Çocuğun Korunması
Çocuk istismarı davalarında yargılama süreci, standart ceza davalarından farklı ve daha hassas usuller içerir. Amaç, travma yaşamış olan çocuğun adli süreçte yeniden örselenmesini (ikincil travma) önlemektir.
- Çocuk İzlem Merkezleri (ÇİM): İstismar şüphesi olan çocukların ifadeleri, bu merkezlerde adli tıp uzmanı, psikolog, sosyal hizmet uzmanı gibi profesyonellerin bulunduğu bir ortamda, özel eğitimli adli görüşmeciler tarafından alınır. Savcı ve avukatlar, ifadeyi bitişik bir odadan kamera ve ses sistemiyle izler ve sorularını görüşmeciye iletir. Bu sayede çocuk, mahkeme salonunun soğuk ve korkutucu atmosferine girmeden, tek seferde ifadesini vermiş olur.
- Adli Görüşme Odaları (AGO): Duruşma aşamasında çocuğun yeniden dinlenmesi gerekirse, bu işlem mahkeme salonu yerine özel olarak tasarlanmış Adli Görüşme Odaları’nda yapılır.
- Mağdurun Beyanının Delil Değeri: Bu tür suçlar genellikle tanık olmadan, gizli ortamlarda işlendiği için, mağdur çocuğun beyanı davanın en önemli, bazen de tek delili olabilir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, mağdurun samimi, tutarlı, hayatın olağan akışına uygun ve çelişkisiz beyanları, başka bir delil olmasa dahi, uzman raporlarıyla (psikolojik durumunu değerlendiren) desteklendiğinde mahkumiyet için yeterli kabul edilebilir.
- Zorunlu Müdafilik ve Vekillik: CMK uyarınca, cinsel istismar suçunun mağduru olan çocuklar için kendilerine Baro tarafından zorunlu olarak bir avukat (vekil) atanır. Aynı şekilde, suçu işlediği iddia edilen şüpheli/sanık için de bir müdafi görevlendirilir.
İspat Zorlukları ve Hukuki Değerlendirme
Çocuk istismarı davalarının en zorlu yönü ispat meselesidir.
- Delil Yetersizliği: Olayın üzerinden zaman geçmesi, fiziksel delillerin (sperm, DNA vb.) kaybolmasına neden olabilir.
- Çocuğun Anlatımındaki Farklılıklar: Çocuğun yaşadığı travma, yaşı, gelişim seviyesi veya yönlendirilme gibi nedenlerle ifadesinde zamanla değişiklikler veya çelişkiler olabilir. Mahkemeler, bu durumu değerlendirirken uzman bilirkişi raporlarına başvurarak, beyanların güvenilirliğini test eder.
- “İyi Hal” ve Diğer İndirimler: TCK 103’te yapılan son değişikliklerle, bu suçlarda “iyi hal” indirimi (TCK 62) uygulanması zorlaştırılmış ve haksız tahrik hükümlerinin uygulanması neredeyse imkansız hale getirilmiştir. Kanun koyucu, bu suçlara karşı sıfır tolerans politikasını benimsemiştir.
Çocukların cinsel istismarı, hukukun en hassas ve en kararlı olması gereken alanıdır. Türk hukuk sistemi, TCK’daki ağır cezai yaptırımlar ve CMK ile Çocuk Koruma Kanunu’ndaki özel yargılama usulleriyle çocukları korumayı amaçlamaktadır. Mağdur çocuğun beyanının delil olarak merkezi bir rol oynadığı bu davalarda, ifadenin özel ortamlarda ve uzmanlar aracılığıyla alınması, adaletin tecellisi ve çocuğun ruh sağlığının korunması için elzemdir. Bu suçlarla mücadele, sadece adli bir görev değil, aynı zamanda tüm toplumun ortak sorumluluğudur.

