Hayatın olağan akışı içerisinde bireyler, başkalarının hukuka aykırı eylem veya işlemleri sonucunda çeşitli zararlara uğrayabilirler. Bir trafik kazasında yaralanmak, tıbbi bir hata sonucu sağlık sorunları yaşamak, bir sözleşmenin ihlali nedeniyle ticari kayba uğramak veya kişilik haklarına yönelik bir saldırı sonucu manevi olarak yıpranmak gibi durumlar, tazminat hukukunun alanına girer. Tazminat davası, bu tür haksız fiiller veya sözleşmeye aykırılıklar neticesinde ortaya çıkan maddi veya manevi zararların, sorumlu kişi veya kurumlar tarafından giderilmesi amacıyla açılan bir dava türüdür. Bu dava, adaletin tesis edilmesi ve mağdurun zararının telafi edilmesi için en temel hukuki yollardan biridir.
Yasal Çerçeve: Tazminat Sorumluluğunun Temelleri
Tazminat sorumluluğunun genel çerçevesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda (TBK) çizilmiştir. Kanun, sorumluluğu temel olarak iki ana başlık altında inceler: Haksız fiil sorumluluğu ve sözleşmeden doğan sorumluluk. En yaygın tazminat davası türü olan haksız fiil sorumluluğu, TBK’nın 49. maddesinde temel olarak düzenlenmiştir.
Türk Borçlar Kanunu – Madde 49
Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Bu madde, tazminat sorumluluğunun doğabilmesi için dört temel unsurun bir arada bulunması gerektiğini ortaya koyar:
- Hukuka Aykırı Fiil: Bir kişinin eyleminin, kanunun emredici hükümlerine, ahlaka veya kişilik haklarına aykırı olmasıdır.
- Zarar: Hukuka aykırı fiil sonucunda, mağdurun malvarlığında bir eksilme (maddi zarar) veya kişilik haklarında bir zedelenme (manevi zarar) meydana gelmesidir.
- Kusur: Fiili işleyen kişinin, zararın doğacağını öngörebilecek durumda olmasına rağmen gerekli özeni göstermemesi (ihmal) veya zararı bilerek ve isteyerek (kast) meydana getirmesidir.
- İlliyet (Nedensellik) Bağı: Meydana gelen zarar ile hukuka aykırı fiil arasında doğrudan bir neden-sonuç ilişkisi bulunmasıdır.
Tazminat Türleri: Maddi ve Manevi Tazminat
Tazminat davaları, talep edilen zararın niteliğine göre ikiye ayrılır:
- Maddi Tazminat: Haksız fiil veya sözleşmeye aykırılık sonucunda kişinin malvarlığında meydana gelen somut ve ölçülebilir eksilmenin karşılanmasıdır. Maddi tazminat kalemleri, olayın niteliğine göre değişir. Örneğin, bir trafik kazasında; tedavi masrafları, ilaç giderleri, çalışma gücü kaybı (maluliyet), kazanç kaybı, aracın onarım masrafları ve değer kaybı gibi kalemler maddi tazminat talebine konu olabilir. Bir ölüm durumunda ise, ölenin desteğinden yoksun kalanların uğradığı “destekten yoksun kalma tazminatı” ve cenaze giderleri talep edilebilir.
- Manevi Tazminat: Hukuka aykırı bir eylem sonucunda kişinin kişilik haklarının (şeref, haysiyet, vücut bütünlüğü, özel hayatın gizliliği vb.) zedelenmesi nedeniyle duyduğu elem, acı, ızdırap ve yaşama sevincindeki azalmanın hafifletilmesi amacıyla ödenen bir bedeldir. Manevi tazminatın amacı, zenginleşme sağlamak değil, mağdurun manevi olarak tatmin edilmesidir. Hakim, manevi tazminat miktarını belirlerken olayın ağırlığını, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını ve hakkaniyet ilkesini göz önünde bulundurur.
Tazminat Davası Açma Süreci
- Delillerin Toplanması: Dava açmadan önce, iddiaları ispatlayacak tüm delillerin toplanması kritik öneme sahiptir. Kaza tespit tutanağı, hastane raporları, faturalar, fotoğraflar, tanık beyanları, bilirkişi raporları gibi belgeler, davanın temelini oluşturur.
- Görevli ve Yetkili Mahkemenin Belirlenmesi: Davanın konusuna göre görevli mahkeme değişir. Genel olarak tazminat davaları Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülür. Ancak, bir ticari ilişkiden kaynaklanıyorsa Asliye Ticaret Mahkemesi, bir iş kazasından kaynaklanıyorsa İş Mahkemesi görevli olabilir. Yetkili mahkeme ise genellikle davalının yerleşim yeri veya haksız fiilin işlendiği yer mahkemesidir.
- Dava Dilekçesinin Hazırlanması: Usulüne uygun bir dava dilekçesi hazırlanır. Dilekçede, tarafların bilgileri, olayın özeti, hukuki dayanaklar, talep edilen maddi ve manevi tazminat miktarları ve deliller açıkça belirtilir.
- Zamanaşımı Süreleri: Tazminat davası açma hakkı, belirli zamanaşımı sürelerine tabidir. Haksız fiillerde, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl ve her halde fiilin işlendiği tarihten itibaren 10 yıl içinde dava açılmalıdır. Eğer haksız fiil aynı zamanda bir suç teşkil ediyorsa ve ceza kanununda daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörülmüşse, bu uzun süre uygulanır.
Tazminat davası, hukuka aykırı bir eylemle zarara uğrayan kişilerin haklarını koruyan temel bir hukuki mekanizmadır. Maddi ve manevi zararların telafisi için açılan bu davaların başarısı, hukuka aykırı fiil, zarar, kusur ve illiyet bağının somut delillerle ispatlanmasına bağlıdır. Sürecin karmaşıklığı, delillerin doğru bir şekilde toplanması ve sunulması gerekliliği, görevli ve yetkili mahkemenin doğru tespit edilmesi ve zamanaşımı sürelerinin kaçırılmaması gibi nedenlerle, tazminat davası açmayı düşünen kişilerin bir avukattan hukuki destek alması şiddetle tavsiye edilir. Bir avukat, davanın başından sonuna kadar süreci profesyonelce yöneterek hak kayıplarının önüne geçilmesini sağlayacaktır.

